İhlas (Samimiyet)
Bir işi veya ibadeti, içine hiçbir dünyevi beklenti, çıkar veya insanlara gösteriş katmadan, **sadece ve sadece Allah rızası için** yapmaktır. Ameli her türlü kirden arındırıp saflaştırmaktır.
İslam'da bir amelin değeri, onun ne kadar büyük veya ne kadar çok yapıldığıyla değil, ne kadar samimiyetle ve hangi niyetle yapıldığıyla ölçülür. İşte bu samimiyetin, bu katıksız niyetin ve ameli sadece ve sadece Allah rızası için yapmanın adı "ihlas"tır. İhlas, ibadetlerin ve güzel davranışların ruhu gibidir. Ruhu olmayan bir beden nasıl ki cansız bir cesetten ibaretse, ihlası olmayan bir amel de Allah katında kabul görmeyen, boş bir gösterişten ibarettir.
İslam ahlakının ve fıkhının üzerine kurulu olduğu en temel hadis-i şeriflerden biri, niyetin önemini vurgular. Bu hadis, bir amelin dış görünüşünden çok, o amelin arkasındaki itici gücün ne olduğunu sorgular.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur: "Yapılan işler (ameller) niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resûlü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resûlü’ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir."Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Müslim, İmâret, 155
Bu hadis bize öğretir ki, dışarıdan bakıldığında aynı görünen iki amel, niyetleri farklı olduğu için Allah katında bambaşka değerlere sahip olabilir. Örneğin, iki kişi de camiye para bağışlar. Biri, sadece Allah'ın rızasını kazanmak ve bir hayır yapmak niyetiyle verir. Diğeri ise, "ne kadar cömert" desinler, toplumda itibar kazanayım diye verir. Her ikisi de aynı eylemi yapmıştır, ancak birincisi ihlasla amel ettiği için büyük bir sevap kazanırken, ikincisi riya (gösteriş) yaptığı için amelini boşa çıkarmış, hatta günaha girmiş olabilir.
İhlas ve riya, kalbin amelidir ve birbirinin tam zıttıdır.
Bir işi veya ibadeti, içine hiçbir dünyevi beklenti, çıkar veya insanlara gösteriş katmadan, **sadece ve sadece Allah rızası için** yapmaktır. Ameli her türlü kirden arındırıp saflaştırmaktır.
Bir ibadeti veya iyiliği, Allah rızası için değil de, **insanların beğenisini, övgüsünü veya takdirini kazanmak amacıyla** yapmaktır. Namazı insanların yanında daha uzun kılmak, sadakayı başkaları görsün diye vermek riyanın en bilinen örnekleridir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), riyanın tehlikesine dikkat çekerek onu "gizli şirk" (şirk-i hafi) olarak nitelendirmiştir. Çünkü riyakâr bir kimse, amelini yaparken Allah'ın rızasının yanına, insanların beğenisini de ortak koşmuş olur. Bu, amelin safiyetini bozar ve onu değersiz kılar.
Kıyamet gününde ilk hesaba çekileceklerden birinin, ilmini "ne kadar alim desinler diye" öğrenen, bir diğerinin malını "ne kadar cömert desinler diye" harcayan, bir diğerinin de "ne kadar kahraman desinler diye" savaşan kimseler olacağı ve niyetleri Allah rızası olmadığı için amellerinin boşa gideceği hadis-i şeriflerde bildirilmiştir. (Müslim, İmâre, 152)
Bu, bizler için çok ciddi bir uyarıdır. En büyük ve en güzel ameller bile, eğer içinde ihlas yoksa, ahirette birer hayal kırıklığına dönüşebilir.
Niyeti halis tutmak, sürekli bir çaba ve farkındalık gerektirir. Alimler bunun için bazı yollar tavsiye etmişlerdir:
İhlas, bir ameli sadece ve sadece Allah'ın rızasını kazanmak için yapmaktır. Riya ise, aynı ameli insanların övgüsünü, beğenisini veya takdirini kazanmak için yapmak veya bu niyeti amele karıştırmaktır. İhlas amelin ruhu iken, riya onu yok eden bir zehirdir.
Asıl önemli olan niyettir. Eğer niyetiniz en başından beri Allah rızası ise ve insanlar sizi gördüğü için amelinizi değiştirmiyor veya güzelleştirmiyorsanız, bu durum ihlasa zarar vermez. Ancak insanlar gördüğü için amelinize bir gösteriş katarsanız, o zaman riya tehlikesi başlar.
Niyeti korumak sürekli bir mücadeledir. Bunun için bol bol dua etmek, amellerin bir kısmını gizli yapmaya çalışmak, sürekli nefsini hesaba çekmek ('Bu işi kimin için yapıyorum?') ve Allah'ın her şeyi gördüğünü ve O'nun rızasının her şeyden daha değerli olduğunu tefekkür etmek gerekir.