İslam, bireyi toplumun ayrılmaz bir parçası olarak görür ve müminleri birbirine karşı sorumlu kılar. Bu sorumluluğun en somut ve en güzel tezahürlerinden biri, "paylaşma ahlakı"dır. Bu ahlakın zirvesini ise **zekât** ve **sadaka** ibadetleri oluşturur. Bu iki kavram, fakirin ihtiyacını gidermenin çok ötesinde; malı temizleyen, bereketi artıran, toplumsal dengeyi sağlayan ve kulun Rabbine olan şükrünü ispat eden derin manalar taşır.
Zekât: Malın Sigortası, Ruhun Arınması
Zekât, İslam'ın beş temel şartından biridir ve farz bir ibadettir. Kelime anlamı "artma, çoğalma, temizlik, bereket" olan zekât, bu anlamların hepsini içinde barındırır. Zekât veren bir Müslüman, malını sadece maddi olarak değil, aynı zamanda manevi kirlerden, cimrilik hastalığından ve kul hakkı şüphesinden de arındırmış olur.
"Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin ve arındıracağın bir sadaka (zekât) al..." (Tevbe Suresi, 103. Ayet)
Bu ayet, zekâtın bir lütuf değil, zenginin malında fakirin hakkı olan ve toplumu arındıran ilahi bir sistem olduğunu gösterir.
Kimler Zekât Vermeli ve Nasıl Hesaplanır?
Bir Müslümanın zekâtla yükümlü olması için temel ihtiyaçları ve borçları dışında belirli bir zenginlik seviyesine, yani **nisap miktarı** mala ulaşması gerekir. Bu miktar, 80.18 gram altın veya bunun değerinde para ya da ticaret malıdır. Bu zenginliğe sahip olan ve üzerinden bir kameri yıl (yaklaşık 354 gün) geçen her Müslüman, malının **%2.5'ini (kırkta birini)** zekât olarak vermekle yükümlüdür. Bu, malın sigortası ve şükrüdür.
Zekât Kimlere Verilir?
Zekâtın verileceği yerler bizzat Kur'an-ı Kerim'de Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilmiştir. Bunlar başlıca; fakirler, miskinler (hiçbir şeyi olmayanlar), borçlular, yolda kalmış yolcular ve kalbi İslam'a ısındırılmak istenenlerdir. Bir kişi, bakmakla yükümlü olduğu kendi usûl ve fürûuna (anne, baba, dede, nine, çocuk, torun) zekât veremez.
Sadaka: Gönülden Kopan Her İyilik
Sadaka, zekâtın dışında kalan ve tamamen gönüllülük esasına dayanan her türlü hayrı kapsayan geniş bir kavramdır. Miktarı, zamanı veya belirli bir malı yoktur. İmanın sadakatinin bir göstergesi olan sadaka, sadece parayla yapılan bir ibadet değildir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor: "Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden bir kimseye yolu göstermen sadakadır... Yoldan taşı, dikeni, kemiği kaldırman sadakadır." (Tirmizî, Birr, 36)
Sadaka-i Câriye: Vefattan Sonra da Akan Sevap Pınarı
Sadakanın en faziletli türlerinden biri, sevabı kesintisiz devam eden sadakadır. Kişi vefat etse bile, amel defterine sevap yazdıran bu kalıcı hayır eserleri; bir çeşme yaptırmak, bir ağaç dikmek, insanlığın faydalanacağı bir ilim (kitap, icat vb.) bırakmak veya hayırlı bir evlat yetiştirmek gibi amellerdir.
Zekât ve Sadaka Arasındaki Temel Farklar
Bu iki önemli kavram arasındaki farkları bilmek, ibadetlerimizi daha doğru bir şekilde yerine getirmemize yardımcı olur.
Özellik | Zekât | Sadaka |
---|---|---|
Hükmü | Farzdır | Sünnettir (Nafile) |
Miktar | Belirli oranları vardır (%2.5 gibi) | Belirli bir miktarı yoktur, gönülden kopan kadardır |
Zaman | Malın üzerinden 1 yıl geçince verilir | Her zaman verilebilir |
Verilecek Kişiler | Kur'an'da belirtilen 8 sınıfa verilir | İhtiyaç sahibi herkese ve her hayır işine verilebilir |
Yükümlülük | Sadece zengin Müslümanlara farzdır | Her Müslüman imkanı ölçüsünde verebilir |
Paylaşmanın Altın Kuralları
İslam, sadece vermeyi değil, "nasıl" verilmesi gerektiğini de öğretir. Yapılan bir yardımın Allah katında en güzel şekilde kabul edilmesi için şu adaba dikkat edilmelidir:
- İhlas: Sadece Allah rızası için yapmak, gösterişten (riya) kaçınmak.
- Gönül Kırmamak: "Sadakalarınızı, başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın." (Bakara, 264) ayetine uymak.
- Helal Mal ile Vermek: Allah temizdir ve ancak temiz olanı kabul eder.
- Sevilen Şeylerden Vermek: Gerçek iyilik, kişinin kendisinin de sevdiği ve değer verdiği şeylerden vermesidir.